rss
twitter
    Beni twitter'da dikizlemek için mavi kuşa bi tıklayın

Yaşlılar


Otobüste , parkta , sokakta , kısacası her yerdeler. Evet yaşlılardan bahsediyorum. Şimdi yaşlılar derken bi normalleri var bi de anormal yaşlılık geçiren insanlar. Yaşlıları kesinlikle hor görmüyorum ama bazıları da beni zorluyorlar bunun için. Mesela otobüste yaşlılara kesinlikle yer vermiyorum - hele ki yanıma gelip bu gençlerde de hiç terbiye kalmamış diyenlere - . Ayrıca buradan tüm belediyelere sesleniyorum lütfen yaşlılara otobüslere ücretsiz biniş hakkı tanıyan kartlardan vermeyin. Çünkü bokunu çıkartıyorlar. Ya da verin ama saat kısıtlaması koyun. Mesela sabahları 06.00 - 09.00 arası ve akşam 17.00 - 20.00 arasında otobüse bindiklerinde o kart geçersiz olsun. Yahu ben böyle şey görmedim gerçekten , nasılsa kartımız var diye bütün gün geziyorlar . Tamam gezin lafım yok hakkınızdır ama ben işe gidiyorum ya da yorgun argın işten geliyorum bi de benden yer istemeyin. Ben yaşlanınca bana da kimse yer vermesin , istemiyorum. Bir de böyle tafra yapmıyorlar mı öldürüyolar insanı. Geçen gün yine bir teyze grubu süslenmişler böyle kesin güne falan gidiyorlar yani , neyse bunlar otobüse binince benim yanımda oturan kız kalkıp yer verdi. Bi tanesi oturdu , diğerleri ayakta kaldı ya şimdi bu oturan sosyal sorumluluk sahibi olduğu için onları da oturtması lazım illa ki. Bana dönüp oğlum kalk da teyzelerin otursun dedi. Tabi ben bunu duyunca delirmeye başladım hafiften , ya teyze bak nöbetten çıkmışım bütün gece feleğim şaşmış bi de seninle uğraşamam dedim. Bana dediği laf ise beni koparttı yani, biz de keyfimizden gezmiyoruz sağlık ocağına gideceğiz dedi (İzmir'i bilenler için not ; otobüs Konak - Narlıdere arasında ve bu teyzeler Üçyol'dan binip Narlıdere'ye kadar gittiler) Yahu teyze dedim sen ta burdan kalkıp Narlıdere'ye doktora mı gidiyorsun sağlık ocağı yok mu orada dedim? Tabi bu da üste çıkacak ya hemen konuyu değiştirdi baktı karşısında salak yok, e ben de otobüse paramı ödeyip de biniyorum da oturmak benim de hakkım da falan filan demeye başladı. Bu blogu okuyacağını hiç sanmıyorum ama ey gerizekalı teyzem benim , sen otobüse binerken para verdin de biz ne verdik öpücük mü verdik şoföre? Ayrıca sen benden önce binsen o otobüse ve oturuyor olsan ben senden yer isteyecek miyim? Tabi ki hayır. E sen benden neden yer istemeyi hak olarak görüyorsun onu da anlamadım. Tabi bi de otobüs boşken - ayrıca ayakları da sağlamken - önde oturan gençlere sen kalk arkaya otur ben buraya oturayım diyen tipler de var onlardan hiç bahsetmek istemiyorum artık...

Turritoptis Nutricula


Geçenlerde Şu Haberi okudum. Turritoptis Nutricula türü denen bir denizanası eğer dışarıdan müdahale olmaz ise hiç ölmüyormuş. Böyle sakin sakin kendi halinde sürekli yaşıyormuş. Bu bana çok saçma geldi. Yahu senin herhangi bir canlının ölümsüz olduğunu bilmen bi kere teknik olarak imkansız. Nereden biliyorsun yani ölümsüz olduğunu? Hadi diyelim ki 15.000 yıl yaşadı sonra öldü. Nereden bileceksin ölüp ölmeyeceğini? Hiç bir şeyin ölümsüz olduğunu bilemeyiz bence. Mantık olarak imkansız yani. Tamam onu da geçtim,şu lafa takıldım "Dışarıdan bir etki olmaz ise ölmüyor". E biz insanlar neden ölüyoruz abicim ? İş kazalarında bir yıl içinde ölen insan sayısı hastalıktan ölen insanlardan daha fazla Dünya genelinde. Ayrıca doğal yoldan ölmek nedir ki? Kalp krizi mesela doğal yol mudur? Bence değildir. Durduk yere kalp krizi geçiren insan gördünüz mü hiç? Eğer öyle olsaydı yeni doğan bir bebek de kalp krizi geçirebilirdi. Yanlış mıyım? Yanlışsam söyleyin lütfen. İnsanlar bişeyler yaşarlar , dış etkenlerden etkilenirler ve kalp krizi , solunum yetmezliği falan filan hastalıklar geçirip ölürler. Biz de belki bir cam fanusta yaşasak çok standart bir yaşam sürsek -ölümsüz olmasak bile - yüzlerce yıl yaşarız belki ? Tabi kim öyle yaşamak ister orası da ayrı bir soru...

PowerTurk Radyo : İnsansız Yayıncılık


PowerTürk Radyo. Bir çok insanın dinlediği bir istasyon. Bizim de servis şoförümüz sağolsun her sabah sürekli onu dinliyoruz. Ama bu olay benim bişey bulmama neden oldu aslında. Sabah evde uyandığımda da bunu denedim ve gerçekten oluyor. PowerTürk radyoda sabah 06:00 - 07:00 arası çalan tüm parçalar - belki daha önceki saatlerde de bu durum vardır ama benim o saatlerde bi taraflarımda pireler uçuştuğu için onların gürültülerinden duymamış olabilirim - aynı. Tüm parçalar aynı derken , parçalar , sıraları , hatta dakikaları bile aynı. Ve bu durum yaklaşık 1-2 ay bu şekilde devam ediyor. Bir örnek vermek gerekirse 2005 ya da 2006 yılıydı o zamanlar bu Yüksek Sadakat grubunun "Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer" parçası yeni çıkmıştı. Tam tamına 4 ay her sabah saat 06:32'de bu parça çaldı. Sallamıyorum , şahitlerim var kanıtlarım :)

Neyse işte sevgili PowerTürk ailesi size sesleniyorum. Tamam teknoloji falan güzel bişey koyuyosun o çalıyo ama bizim şu salak Media Player'da bile rastgele çalma modu var. Sizin o son teknoloji aletlerde yoksa size "Windows Media Player 7" ürününü öneririm...

Okan Bayülgen : Bir İnsanın Evrimi


Okan Bayülgen'i ilk olarak 2000 yılında falan takip etmeye başladım. O zamanlarda sürekli surata telefon kapatan , konukları aşağılayan bir adam görünümündeydi. Ancak programı çok tutuyordu. Biliyorsunuz bizim ülkemizde başkasının üstüne basıp yukarı çıkarsanız halk size her zaman alkış tutar. 2000'li yılların başında ise bu çok meşhurdu , hatırlarsınız ekranda tokat atmalar , Medyum Memiş'in Keto'ya dayak atması falan her zaman gündemin ilk sırasında yer almaktaydı. Neyse işte o zamanları hatırlıyor bir çoğumuz ve o davranışları yüzünden programı izlemeyi bırakan insanlar şu an hala Okan Bayülgen'in aynı şekilde davrandığını sanıyorlar. 2000'li yıllardan bahsediyorum yani o sırada Bayülgen 30'lu yaşlarda idi. Sonrasında 4-5 yıl geçti ve 2005 yılı civarına geldiğimiz dönemde Bayülgen'de 40'lı yaşlara geldi ve bence en verimli dönemini yaşadı. 2005-2007 arası programlarını çok büyük bir keyifle izledim. Ne insanları incitiyordu ne de üzerlerinden prim yapmaya çalışıyordu. Ancak programı insanı 4-5 saat ekrana kilitleyeme yetiyordu. Konukları ile hoş bir sohbet havası yakalamayı başarmıştı. Sonrasında - tam 2007 mi bilmiyorum ama - kısa bir süre ara verdi. Bir çok hayranı bu karara çok üzüldü falan filan işte o kısımları biliyorsunuz zaten sonrasında Okan Bayülgen tekrar program yapmaya başladı. Tabi bu sıralarda yaşı artık 45 olmuştu,evlilik,beklenen bir çocuk falan açıkçası verimliliğini düşürmüştü. O dönemden sonra açıkçası onu izlemeyi bıraktım ancak geçen gün kanallar arası gezinirken gözüme çarptı. Şu an program öyle bir havada ilerliyor ki inanamıyorsunuz olanlara. Programda tek hoşuma giden kısım "Medya Arkası" - ya da Medya Canavarı işte onun gibi bişi" . Onu da zaten arka planda çalışan elemanlar hazırlıyor - kanımca Aziz Kedi falan buluyor bişiler ama bu sadece bir tahmin - . Programda artık adam gibi espri yapılmıyor. Okan Bayülgen arkasından binlerce laf saydığı insanı programa konuk olarak alınca sürekli onun iyi yönlerini insanlara göstermeye çabalıyor falan. Tam anlamı ile artık o program bir "Şov" olmuş. Eskiden içimizden biri olan Okan artık tam bir "Şov Adamı" . Benim blogumu okur mu okumaz mı bilmiyorum ama kendisine önerim bir an önce bu program işlerini bırakmasıdır. Eskisi gibi değil artık hiç bir şey ve biz onu iyi haliyle hatırlamak istiyoruz. İyi yaptığın başka işler de var - Fotoğrafçılık gibi - o alanda devam edebilirsin , bu yaşın olgunluğu o işte daha çok işe yarayabilir bence sevgili Okan Bayülgen...

Bursa - Beşiktaş Muhabbeti


Son yıllarda kafama takılan şeylerden biri de Bursaspor ile Beşiktaş taraftarı arasında yaşanan ve Bursaspor taraftarının "Beşiktaş yüzünden küme düştük" iddiası ile başlattığı o kavga. Evet o sezon Beşiktaş son maçında Rizespor'a yenildi ve Rizespor 2 puan ile ligde kaldı. Bu durumda da Bursaspor düştü. Şimdi Bursa'lı taraftarlara göre Beşiktaş maçı bilerek kaybetti. Ben şahsen o maçı izledim çok kötü bir kadro ile çıktık maça. Gol ilginç olabilir evet ama Beşiktaş böyle saçma golleri Galatasaray'dan da yedi kalede Fevzi varken. Neden o zaman şike olmadı da şimdi oldu? Asıl ilginç olan ise maçta yaşananlar değil. Şu an "Kardeş Takım" olarak adlandırdıkları Ankaragücü ne yaptı peki son hafta onu biliyor musunuz? Akçaabat Sebatspor'a yenildi. Eğer Sebatspor'dan 1 puan alabilse Ankaragücü,Bursa ligde kalacaktı. Şimdi Beşiktaş yenilince adi,şerefsiz vs vs. oluyor da neden "Kardeş Takım" dedikleri Ankaragücü'nün yenilmesi çok normal gözüküyor. Son olarak diyorum ki "İğneyi kendimize , çuvaldızı da başkasına batıralım" Bugün kardeş dedikleriniz geçmişte size neler yapmış bir bakın ve bu tribün terörüne son verin lütfen...

Çalışma Saatleri


Ülkemizde - 24 saat vardiyalı çalışan yerler dışında - bir çok yer genel olarak sabah 08:00 / 09:00 arası açılıp akşam da 18:00 / 19:00 arası kapanıyor (Özel kuruluşlardan bahsediyorum tabi ki). Şimdi çalışmayan bir insanı düşünürsek genelde geç yatıp geç kalkar. Yani gece 01:00 / 02:00 arası yatıp sabah da 11:00 / 12:00 arası kalkar. Peki neden tüm iş yerleri erken açılıyor ben hala bunu anlamadım? Mesela her yer saat 11:00'de falan açılsa da akşam 21:00'e kadar mesai olsa daha güzel olmaz mıydı? Yani işe öğlen gidip 21:00 gibi çıksak , sonra da gece 01:00 / 02:00'ye kadar takılıp yatsak Dünya'nın düzenine - en azından Türkiye için - daha uygun olmaz mıydı? Kim bu iş yerleri erken açılmalı olayını çıkarttı bilmiyorum ama bence yeni bir düzenlemeye gidilebilir. Tabi bi de yaşlı amcaların/teyzelerin doktor,devlet dairesi gibi yerlere sabah erken gitmek lazım yoksa işimiz hallolmaz anlayışı beni çok rahatsız ediyor onun da mantığını çözebilmiş değilim şu ana kadar. Yani herkes senin gibi düşünse o zaman sabah gidersen çok beklersin demektir. Yok sabahları az insan olur genelde millet öğlen uyanır diyorsanız da o zaman benim konunun başındaki mantığım doğru oluyor. Yine bir paradoksun içine düştük sanırım burada kesiyorum...

Not : Karikatürün konu ile alakası yok hoşuma gittiği için koydum

Tarafsızlık Olayı


Bunu uzun zamandır düşünüyorum,tarafsızlık konusunu. Aslında bişey bulmadın düşündüm sadece. Hayatta bir çok paradoks var bildiğiniz gibi ve bence bunlardan bir tanesi de tarafsızlık durumu. Bence hiç bir şey veya hiç kimse tarafsız olamaz. Diyelim ki yargı. Yargı tarafsız derler. Bir kişi birisine dava açtı diyelim. Yani bir davacı bir de davalı var. Bir de bunların arasındaki sorunu çözüme kavuşturmaya çalışan bir mahkeme var. Şimdi 1. taraf davacı , 2. taraf davalı , 3. taraf da mahkeme olmuyor mu bu durumda ? Belki ben saçma düşünüyorum ama sonuçta o mahkeme de 3. bir taraf aslında , yani tarafsız değil. O iki tarafın birinin yanında olmamak tarafsızlık olarak adlandırılıyor ise onu bilemem ama bence öyle adlandırılmamalı. Saçmalamış da olabilirim saat şu an tam 1:00 ama ben böyle düşünüyorum ve hep de böyle düşüneceğim. Bu konuda düşünün bence biraz siz de...

Uyanma Meselesi


Sabahları uyanmakta problem yaşayan arkadaşlara önerim - uyanıp da uykulu gezenlere önerim desem daha doğru olabilirdi tabi ama yazdıklarımı imla hatası dışında silmiyorum çok ilginç oluyor bence siz de deneyin- şu olacak ; Geceden bir iki tane kağıt mendili buzluğa koyun. Sabah uyandığınızda onları kalbinizin üzerine yapıştırın - Yapıştırıcıya gerek yok onlar kendi yapışır zaten - sonra bi 15-20 dk falan öyle takılın,gerçi önümüz yaz o kadar bile durmadan çözüleceklerdir işte siz ayarlayın yani 5 dk falan durması tamamen dinç bir hale gelmeniz için yeterli olabiliyor. Ben günde 1-2 saat uyku ile idare etmem gereken zamanlarda uyguluyorum,sizlere de öneririm.

Bozulmayan (!) Yiyecekler


Yaklaşık 3 gün kadar önce "Mc Donald's"dan almış olduğum bir menüden kalan yarım hamburger,biraz patates kızartması ve 4-5 soğan halkasını dolapta buldum. Dolap derken buzdolabı değil normal dolap işte tahta falan olandan. Neyse evde de pek yiyecek bişey yok bi tadına bakayım dedim,sadece patates biraz yumuşamıştı. Diğer hiç bir üründe bir değişiklik yoktu. Önce normaldir dedim ama sonrasında Şu Haberi okuyunca oha dedim yani. Siz de bi okuyun derim,sonra da biz neler yiyoruz böyle diye tartışabiliriz aramızda...